13 Nisan 2011 Çarşamba

psikopat bir meleğin itirafları

ellerim çok kuruydu. krem sürmek istedim. kaç ay önce aldığım kremimi çıkardım çantamdan. sıkmaya çalıştım. kabız olmuş bir kremle karşı karşıyaydım.

sıktım sıktım krem gelmedi. inat ettim, en sonunda normal büyülükte biraz krem çıkarttım ve sürüverdim ellerime.

rahatladım allah seni inandırsın.

içimdekileri de böyle çıkartabilsem, rahatlayacağım. ama yok.

ulan ne boktan şeymiş şu iş? başkaları rahatsız olmasın diye kendi kendimi deşiyorum sürekli.
ama ben rahatsızsam, sen de rahatsız ol.

"başkası sana taş atarsa sen ekmek at"
evimizin genel geçer kuralı bu. dededen, babaanneden, anneden ve babadan öğrenilen bu. "yaralama yaralanırsın"
amına koyim, kimse yaralanmıyor da ben mi yaralanacağım?
niye ben? bir ben mi meleğim ya da melek olmaya çalışmak zorundayım şu dünyada?

yoo, bize böyle bir vahiy gelmedi.

insanlar, kırılmasınlar diye hayatlarından çıkıyorum. ama ben onlarla güzel vakit geçiriyorum. demek ki ben güzel vakit geçirirken onlar sıkılıyorlar. ya da başka bir şey var.
ya da benimle güzel vakit geçireni ben istemiyorum hayatımdan ama çoğu zaman zoraki de olsa katlanıyorum. susmak en büyük erdem olmuyor işte o lahzada.

"ne iyisin yaa, canım adeta melek"

ben bir meleğim. sustuğum için harika bir meleğim. adeta yakında kanatlanacağım. orkidimin kanatlarıyla mı uçarım yoksa kürek kemiklerimden mi çıkar o kanatlar bilemiyorum. ama uçmaya az kaldı.
biraz daha hava yutarsam uçacağım.

aslında bu şey gibi.. black swan.
"bir film izledin hayatın mı değişti yarram?" diyenin ebesini..
yok lan öyle değil. her insanın içinde siyah ve beyaz var. işte, benden yansıyan beyaz gibi görünürken aslında herkesi siyaha boyamak istiyorum.

ya ya ya benim psikolojik problemlerim var. sizin yok.
ne kadar şanslısınız.
canlarım benim..

12 Nisan 2011 Salı

velkamm to blogsport

şuraya yazılacak tonla şey vardı.

insanların ne kadar kaypak olduğunu anlatmak istiyordum ama sonra baktım ki ben ne yazarsam yazayım onlar aynı oldukları gibi kalacaklar ve yine kazanan onlar olacaklar.

ayrılığın nasıl bir şey olduğunu yazacaktım ki farkettim ayrılıklar asla bitmiyor, sürekli birileri birilerinden, birileri birşeylerden ayrılıyor. gerek duymadım, elim tuşlara gitmedi, basamadı.

yazacaktım ki, dost nasıl kaybedilir ama sonra baktım, sen ne kadar iyi olursan ol, dostum diye bağrına bastığın kişi -bazı şeylere dayanarak- "görüşmeyelim artık" diyebiliyor. ve sen onun yanında olmak istediğin halde.

çözemediğim şeylerle kafanızı bulandırmak istemiyorum. aynı şeyler, kaç kez tekrar edildi. sonuç ne?
0 koca bir 0

bu yüzden kendimi ütopik şeylere verdim. star wars izleyip, felsefesini anlamaya çalışıyorum. bir amidala padme olamam belki, onun kadar sevilemem karşımdaki tarafından ama yine de hayallerde yaşamak bir nevi doping oluyor bana.

işte böyle. uzun zaman ardından pesimist bir yazı yazdım ama beni böyle kabul edin.

hoşgeldim blog alemine tekrar :p

ay yoksa blogsport muydu o? eheheheh