28 Mart 2011 Pazartesi

metamorfoz

"holy, o sabah uyandığında kendini kedi olarak buldu."

bu cümleden anladığınız üzere değişim'i okumuş bulunmaktayım. ve evet, sevdim. gregor samsa'yı çok sevdim. bir loser olmasına rağmen pek sevdim. kendime benzettiğim bir çok yönü olmasından ötürü çok çok sevdim.

-söylesene, gülbeşekeri sevdin mi?
-çok sevdim.
-bir daha söyle. ben gülbeşekeri çok sevdim de.
-ben gülbeşekeri çok sevdim.

benim yazdığım bu çok sevdimler çalışkuşu'nu anımsattı birden.
neyse, gelelim mr. samsa'ya. üçüncü denememde kitaba başladım ve bitirdim. ilk iki denememde hakikaten çok sıkılmıştım kitabın başından. neyse ki okumak isteyince okunabiliyor.
gregor'un ailesi pek tanıdık geldi. yozlaşmış, maddi bağımlılıkları olan insanlar. yani şu anda çevrenizde gördüğünüz insanlardan hiç bir farkları yok. bu yüzden rasyonelliği fazla olan bir kitap. şiddetle tavsiye edilir.

10 Mart 2011 Perşembe

keçi gibi inatçıyım

bir haftalık bir aradan sonra çok sevdiğiniz, bağrınıza basmaktan asla çekinmediğiniz, güzeller güzeli cadınız tekrardan yazmaya başladı.

kendimi yerli yersiz övmek en hususi, en birinci huylarım arasındadır.
bizim aile "a kızım, kendini övme, başkaları seni övsün" der dururlar hep. niye kendimi övmeyeyim ki? övülecek çok huyumun ve özelliğimin olduğunun farkındayım ve bunları insanların gözlerine sokmak beni feci halde tatmin ediyor.

gelelim gelişmelere; modaya uydum keçi gribi oldum! bir şişe perebron ve bir kutu sinecodla öksürüğüm geçti. iki hafta öksürdüm, boğuldum resmen. sanıyorum ki inatçı olduğu için ve uzun süre devam ettiği için bu gribin ismi keçi gribi.

ama benim keçi gribi çok da keçi gribi değil gibiydi. ne bileyim, doktor bir isim bulamadı gibi geldi bana. sadece öksürükle hasta olunabiliyorsa tamam. bence kronik bir öksürükten başka hiçbir şey değildi yaşadığım :P

"keçi gribi olan sevgilisini terk etti!" 
evet, gün geçmiyor ki şu nazik kentimizden saçma bir haber ağımıza düşmesin. şimdi haberimizin başlığı ve inceliyoruz.

istanbul'da yaşayan x.w. isimdeki genç kız iki hafta önce yakalandığı keçi gribinden ötürü sevgilisi tarafından terk edildi. sevgilisi q.x sorularımızı cevapsız bıraktı, bir muhabirimizin de üstüne çullandı. biz de soluğu  zavallı x'in yanında aldık.

"böyle olacağını bilseydim hiç evet der miydim?
keçi gribi mağduru genç kız

holy : sevgili x, sevgilinle önceden aranızda herhangi bir husumet var mıydı?
x : yoktu. hatta beni çok sevdiğini ve her fırsatta benimle evlenmek istediğini söylüyordu. pembe pancurlu ev hayalleri kurdurtuyordu bana.
holy : peki, evlenme girişimi sadece hayalden mi ibaretti?
x : evet. iki buçuk seneden beri beraberdik. neden böyle olduğunu anlamadım ühühühhüühüh.
holy : keçi gribine yakalanmadan önceki günlerde hal ve tavırları nasıldı?
x : bir gün öncesinde sabahtan akşama kadar sahilde oturduk. o sırada arkamızdan geçmekte olan keçilere baktık. koç burcu erkeği olduğu için çok severdi keçileri. gitti sevdi bir kaçını. sonra kumpir yemeye gittik.
holy : peki sonra ne oldu?
x : bana ısrarla kumpirimin içine siyah zeytin koymamı istediğini söylüyordu. ben de onu kıramadım. koydurdum. ama zeytinlerinin tadı bir acayipti.
holy : peki sonra?
x : ertesi gün, çok ateşim olduğunu ve öksürmekten boğulmak üzere olduğumu, gelip beni doktora götürmesini istediğimi söyledim. doktora gittik ve doktor acı gerçeği bizimle paylaştı..
holy : tepkisi nasıldı o an?
x : bilmiyorum. biraz bozuldu gibi. ilaçları aldıktan sonra "x, bu iş daha fazla yürümez. en kötü anında seni bırakmak istemezdim ama, bitti artık herşey" dedi.. öhühühühühhühühü neden böyle dediğini anlayamıyorum. oysa çok seviyorduk birbirimizi holy abla.. nolur yalvarıyorum sana, bir el at şu işe, dönsün bana q!!!
q!!! sesimi duyuyorsan lütfen geri dön bana..

işte böyle sevgili okurlar.. keçi gribi yüzünden ayrılan bir çiftin hazin öyküsü.. bu işte bir bokluk var ama neresinde bilemedim doğrusu :P

2 Mart 2011 Çarşamba

bir tek dilek

içimdekileri şuraya dökmeden içim rahat etmiyor artık.

burada tanıdığım sanal arkadaşlarımı pek seviyorum. her ne kadar sanal desem de onların da reelde bir yaşantısı var.

olanları hala idrak edemezken ve burada tanıdığım, yazılarını severek okuduğum bazı arkadaşlarıma nasıl ulaşabilirim diye düşünürken sadece bir deneme yaptım ve açıldığını gördüm. mutlu oldum hakikaten.

feysbuk, tivitır ya da başka zımbırtılar kapansa (sözlük hariç) inanın çok üzülmem. galiba yazmayı çok sevdiğim için burasının kapatılması beni bayağı üzdü.

dilerim, bir daha yasaklanmaz blogger ya da başka bir şey.
sadece bunu diliyorum bugün..

holy

1 Mart 2011 Salı

biz özgürüz.. sadece özgürüz..


kendimi bazen, devekuşu tiyatrosunun oyunu YASAKLAR'da gibi hissediyorum. 
herşey yasak.. yasaklanıyor. yasaklanacak.. 
nereye kadar? kim bu işe bir dur diyecek.. 
sessiz kalma hakkımızı bence sonuna kadar kullandık.. 
artık sesimizi çıkarma vakti.. 
düşüncelerimizi serbest bırakalım!!! 

her kurbağa prens midir? holy ablanız yanıtlıyor

sevgili cano canlar, 

kendi dertlerimin azlığı ve hayatımın mükemmeliği nedeniyle sizlerin güzin ah pardon holy ablası olmaya karar verdim. evet, a'dan z'ye tüm dertlerinizi bana anlatın çeşitli yollar bulup sizi rahatlatalım. engin bilgim ve yardımcılarım sayesinde, sürrealist bir yaklaşımla sıkıntılarınızdan arınmak istiyorsanız, doğru bloggerdasınız.

"kelin merhemi olaydı kendi başına sürerdi" düsturunu bir kenara bırakıyoruz ve size bazı gözlemlerimi anlatmak istiyorum.

*hollanda'dan isim vermek istemeyen (40) bir okuyucum soruyor :
-her gördüğüm kurbağayı öpüyorum holy apla. ama sonuç rezalet! dudaklarımda siğiller çıktı, ruhi bunalımlara girdim bu yaşımda! n'apmam lazım? ühühühühüh

-sevgili isimsiz gül.
okuduğumuz masallara her zaman inanmamak lazım. aslında o masaldan iyi bir ders çıkarabilirdin ama sen bence konuyu anlamamışsın.
madem kurbağa olarak geliyorlar sana, sen ne halt etmeye öpüyorsun ki be hey salak? adamları düzeltmek bizim işimiz değil kızım. onların dünyasına girip kendini bok yoluna itme.
hem sen, kurbağadan dönme prensi ne yapacaksın?
bulacaksan adam akıllı birini bul. her bulduğunun üstüne atlama. gerçi yaşın da gelmiş geçiyor ama..
diyeceksin ki "abla adam akıllı adam nerede bulunur? bi yer şeetsen" falan diye.
vallahi güzelim zor be. çok zor. yalnız kalmak yine en iyisi. zaten kaderinde yazan akıllı şahıs seni gelip bulur. bence arama, araştırma.
ışık seninle olsun kızım...

*mozambik'ten yine isimsiz bir gencimiz (24) sormuş :
-holi abla, sevdiğim kız bana abi dedi :( ne yapsam ne etsem kurtulabilsem bu işkenceden? kendimi balta girmemij ormanların ijine sokup daha da jikarmiyjam :(  aslanlar, kaplanlar, su aygırları, orangutanlar yesin beni!!!!

-isimsiz jan..
ah evlatcım ah.. bu bir fenomendir ülkemizde bizim :( sevdiği kız ona abi deyince tüm hayalleri yıkılan, kendini alkole veren binlerce genç adam kaybettik biz. bence janım, "abi" kelimesi yasaklanmalı. böylece genç erkeklerimiz gümbürtüye gitmez diye düşünüyorum. bir tek kelimeyle hayatları yıkılıyor gariblerimin. vallahi çok üzülüyorum bu mühim duruma :(

ama bir de şu var janım. kız kaç yaşındaydı acep? belki cidden abisi yaşındasındır. yani evet, 24 yaş büyük bir yaş değil ama sizin oralarda erkenden evlendiriliyor gençler. ah ah bu duruma da pek üzülüyorum ya neyse.. başka devletlerin işlerine burnumu sokmak haddime düşmez yaralı kuşum. bizim devlete burnumu sokamadıktan sonra...

sizin oralarda kızları sünnet ediyorlar mı çucuum? acele cevap verirsen şu ablan bahtiyar olacak..
daha fazla bronzlaşmaman dileğiyle..
holy