1 Ağustos 2011 Pazartesi

özet geçtim

ellerim soğan kokuyor. ama hiç rahatsız olmuyorum.

yemek yapmak şu dünyada en zevk aldığım işlerden bir tanesi. hiç bir zaman gocunmam yapmaktan. hatta ve hatta öyle bir huyum var ki, yaptığım yemek ne olursa olsun -tatlı, tuzlu, börek çörek- yaptığım halde yiyemiyorum. sanıyorum ki yaparken doyuyorum.

dört gün önce bamya, dün zeytinyağlı dolma derken kabiliyetim günden güne zirveye ulaşıyor. gerçi bizim ailenin genetiksel özelliğidir bu. ailemizin tüm bireyleri güzel yemek yapar. evimizin ve sülalemizin erkekleri dahil.

annem, sigara böreği yaparken yırtılsa da yufkaları yesem diye bakardım. kadıncağız da her defasında o yırtık yufkadan yama yapardı diğer yırtılan yufkaya.

geçen cumartesi bunu iç güdüsel olarak anladım önemini ve değerini.

sabah sabah kalktım hiç üşenmeyerek yaptım sigara böreklerini. güllüoğlu'nu protesto ediyorum öncelikle. abi, o ne biçim yufka? dokunduğum an dağılıyordu. özenin birazcık!

neyse, yırtılan yufkaları yamalaya yamalaya böreklerimizi yaptım. çeyreği patatesli, gerisi peynirli.
havanın cehenneme özenip sıcak olmasına aldırmadan hem de :P

-ya napim yaa, çok sıcaktı geçen hafta. ve ben geçen hafta izindeydim. ve iznimi evde yatarak değerlendirdim.
ve bu sıcaklar yüzünden acayip derecede midem bulanıyordu. -

hazırladığım börekleri fırına verdim üstlerini yumurtalayarak. yumurtanın sarısı kullanıldı bittabi.
bir yiyen bir daha yedi, yedi, yedi, yedi...
ben toplasan 4 tane falan -zorla- yedim.
sıcak, mide bulantısını falan geçecek olursak, o börekleri löp löp götüren adamın suratındaki mutluluk galiba beni fazlasıyla doyurdu.

işte benim yemek yapma felsefem. karşımdaki yedikçe mutlu oluyorsa ve bunu paylaşabiliyorsa ne mutlu bana.
ben böyle kilo veririm :P birileri de alır ^^

kedisel mevzular 
kedi meraklıdır. ben daha da meraklıyım. derine daldıkça midemin bulantısıyla yüzleşebileceğimi düşündüğüm halde en derine daldım. hazine değildi bulduğum. saçma sapan şeylerdi. neyse ki, herşeyin bir açıklaması var. midemin bulantısı tek bir cümleyle geçiverdi.

"götünü ve yüzünü eskiye dayama.." 

2 ay ve 2 saat
bir sözcük durumu açıklar sanıyorum ki :  "harikaydı  ^-^"

doors doors diye nice nicesine 
ve evet, the doors'u izledim. cümleten vatana ve millete hayırlı olsun.
ama okuduğum yorumlara göre abartılı bir filmmiş. jim morrison oradaki gibi uyuşturucu müptelası ve saldırgan değilmiş. ne olursa olsun, val kilmer'ı görünce ağzımın suyu aktı. erkek dediğin val kilmer gibi olacak! tabi şimdi ki halini baz almıyoruz gençler ^^ bu arada, val kilmer'ın bir filmi için sizi crowley'nin bloğuna alalım mı?
lsd alınca göz bebekleri büyüyen jim morrison - val kilmer

filmdeki bir kaç sahne sizi uçurabilir. mesela ben en çok, break on through'u ve the end'i söylerken uçtum diyebilirim. bir de pop art'ın babası andy warhol'un partisindeki sahnelere bayıldım. manyakça biliyorum ama bu filmi bir kere daha izleyebilirim. kesinlikle hem de.

bende de böyle saçma bir huy var. beğendiğim bir filmi milyonlarca kez izleyebiliyorken, yeni filmleri çok rahat izleyemiyorum :(

erkeklere not : yeni sevgili bulduğunuzu herkese duyurmak için lütfen sevgilinizin adıyla albüm koyun feysbuka. ^^ ama bunu daha önceden yapmıyor olmalısınız. bak yaptıysanız yapmayın. biraz farklı olun milletten.

3 yorum:

Lacrymosa dedi ki...

hepsini geçtim de hacı o son not var ya onu çok beğendim :)öncekiler de güzeldi de o not en iyisiydi kanka, lol :)

DOREMİ dedi ki...

Bu güzel yazına "my heart will go on" EEşlik etti.yemeklerini yedim sayılır..sağol Holly'cim..:))

Holy Go-Nightly dedi ki...

kızlar çok teşekkür ederim :)