1 Temmuz 2010 Perşembe

düğün çorbası taştı

hiç bir zaman çeyize meraklı biri olmadım. olamadım.

istemedim dantelalar olsun üç beş takım sandıkta, sıkıntı verdi her zaman havlu kenarları. zaten adamlar ellerini suratlarını silecekler onlara, deforme olacak. ne lüzumu var? yazık günah yemin ediyorum ona verilen zamana ve göz sağlığına.

en kör hatun bile oturur, hiç erinmez havlu kenarı yapar.
-aaa ne kadan güzel bir örnek. bana ver de başliim bi an önce. anne kız, bu renkten havlum da vardı benim zaten. iyi olur diy mi?

eheheheh.. tipik görücü usulü evlenebilecek türk kızı oluyor kendileri. evlensin de çoluğa çocuğa karışsın da, beyi onu çalıştırmasın da, otursun tüm gün tv izlesin, yemek yapsın, kitap okumasın onun yerine boş kalan vakitlerinde dantel yapsın, örgüden paspaslar yapsın..

çocuklarına yelekler, hırkalar örsün. akşam beyi geldiği vakit üç çeşit yemek çıkarabilsin.

yine bu kızımız, düğün olmazsa şöyle anlı şanlı evlenmez de. nişanında abiye tarzı elbise giymeli. nişanı da düğün sarayında olmalı. evde değil.

kına gecesi..
ahhhhhh canımı yakıyor..

ben çok kalbur üstü biri değilim. ortalama yaşam süren, mazbut bir insanım. çevremdeki bir çok hatunun böyle istekleri var. en sevdiğim dostumdan tutun, kuzenime kadar. ama sevemiyorum. yani yarın öbür gün evleneceğim vakit kına gecesi, düğün, çeyiz kelimelerinden birini birinden duyarsam atarım kendimi 5. kattan!

böyle söyleyince "aaa olur mu? kına gecesi olmadan evlenilmez"
neden evlenebilenler evleniyor kına gecesi olmadan.
bazıları da içinde uhde kalır diyor.

inanın hiç sanmıyorum ki kalsın.

normalde kına gecesine bile gitmeyen şahsım neden kına gecesi yapmak istesin ki?
matah bir şey yok ortalıkta.
ertesi gün zaten yoğun miktarda efor sarfedeceksin, yat aşağı dinlen bence.

o gecede kadınların tek amacı "acaba bu kız ağlayacak mı? şöyle güzelce bir ağlatalım :)" oluyor. ve inanın hangi kına gecesine gittiysem -ki çok gitmemişimdir- kızcağızı ağlatana kadar susmuyorlar. o bilindik türküyü söylüyorlar sürekli plak takılmış gibi.

yüksek yüksek tepelere evler kurulalı çok oluyor be bacılar.. hem zaten teknoloji o kadar gelişti ki binlerce şükür rabbime, korkmayın, tek uçakla ebeveynlerinin yanına gidebilir kızlarımız, ne kadar uzak olursa olsun.

uçan kuşlara malum olana kadar tek tuş kızımız anasını arayabiliyor. canı gül cemalini görmek isterse de 3g diye bir şey var ya da MESENE var..

artık devir değişti, bence kına geceleri de değişsin..

ama ben böyle bir ortamda ben bulunamam. her boka zırlarım, sokağın ortasında ağlarım.
utanmam.
böyle zoraki ağlatma ritüelleri bozar beni!

ve düğün.. düğün çorbası.. düğün çiçeği.. düğün alayı.. düğün salonu.. düğün sarayı..

düğün alayı gelir kızın kapısının önüne davulla zurnayla.. "bam bam bam.. dilililili diliillilil"
kökenim paris'te olduğu için, öfff çekilmez yaa!
illa davul zurna gelmek zorunda mı?
ne yani yoksa kızımız çıkmaz mı evden?

kaç senenin bekleyişi var, sizce çıkmaz mı bu enstrümanlar olmasa?
:)
hiç sanmıyorum.

düğün sarayları ya da salonları..
böyle samimiyetsiz yerler görmedim. en güzeli denilen bile samimiyetsiz geliyor bana. her yerde koşuşturan veletler, kaç senenin üstüne ya da düğünden düğüne görülen akrabalar.. dedikodular..
kim ne giymiş, kim kime ne takmış konuları..
gelinin sıkıntısı, damadın kızarıklığı..
bence çiftlerin %80i düğünden sonra "hay s.kiim düğününü" diyorlardır..
gördüğüm her çiftin suratında bu ifade vardı dostlar.. kimse yalan demesin...

oysa sade bir nikah, ardından sade bir balayı, sade bir gelinlik, sade bir ev..
ben bunu söyleyince çevremdeki gösterişi seven dostlarıma "aaaaaaa olur mu öyle şey?" diyip ayıplıyorlar beni.
istemediğim bir şeyi nasıl yapabilirim? tipik türk kızı imajını oldum olası sevmiyorum. hiç de öyle olamadım.

tee ortaokula giderken yaşıtım arkadaşım haldur huldur dantel yapardı. çocukluk, öyle özenirdim ki.. rengarenk ipler mi almadım, egzantrik tığlar mı almadım.
gel gör ki zincir bile çekemiyorum halen daha.

yani insanın içinden gelmeli bazı şeyler. zoraki yapılan hiç bir şey güzel olmuyor.

sade nikahlarda görüşmek dileğiyle..

not : abiye sevmem, giymem, saçımı lüle lüle topuz yaptırmam. dragos'ta ya da bostancı'da oturmayı ister, küçükyalı evlendirme dairesinde sade bir nikahla evlenmeyi dilerim..

Hiç yorum yok: