7 Temmuz 2010 Çarşamba

sen şimdi canımın yandığını düşünüyorsun ya, dottt! yanlış tahmin!!!

bir limana demir atmak ve o limanda sonsuza kadar kalmak herkesin en tabii isteği. tabi adamına göre ah çok pardon limanına göre kalınabilirliğinin olması da gerek. şimdi böyle yıkık, virane, bağlasan hiç bir şeyin durmayacağı bir limana demir atmakla eline ne geçecek?

koca bir hiç.

hiç işte hiç.

istediğin limanı bulana kadar belki tüm dünyayı dolaşman gerekecek, fırtınalarla oradan oraya savrulman gerekecek. hayatın eksi tarafları bunlar.

acaba eksi mi?

her eksi sandığımız şey aslında ya da belki de bizim için artıdır. bunu kimse bilemez.
misalen, çok istediğimiz bir şeyin olmaması bizi gamlara, kederlere savurur. bunalımlara sokar. ama acaba o çok istediğimiz şey olsa ne kadar mutlu olacağız? ya da nasıl mutlu olacağız? belki arkasından daha kötü bir şey olacak.

bilemeyiz.

kendimize ne kadar güvenirsek güvenelim neyin ne olacağını biz çok çok iyi bilemiyiz. ancak tahminlerimiz ya da güvenilir insanların tahminleri doğrultusunda bir şeyler yapabiliriz.

çok kaderciyim ne yazık ki. alnımda ne yazıyorsa o deyip geçiştiriyorum. savaşmaktan yorulmadım ama bir yerden sonra ne kadar itsen de araba çalışmak istemiyorsa vinçle bile kaldıramıyorsun.

canının ne kadar yandığını anladığın zaman da daha çok kahroluyorsun. hangi kucağa uçağını, ne yapmak istediğini bilemiyorsun.

ama nereye kadar yanacak canın? ya da canım?

söyleyeyim hemen : yeni bir limana demir atana kadar. e bit tabi hasarların olacak. işte o hasarları yok etmek de o limanda bulunan denizciye ait.

birinin sığınacak adası olmaktansa liman liman dolaşırım dünyayı. en sonunda bulurum elbette sığınacak bir liman.

işte bu yüzden canımın acısı kolay geçiyor artık..

Hiç yorum yok: