22 Haziran 2010 Salı

bir ilahi adalet var evet. ama...

"ya artık çok mutlu olmak istiyorum"
"doğru erkeği/kadını bulmak istiyorum"
"değerim bilinsin istiyorum"
"sevmek, sevilmek istiyorum"
"aşk istiyorum aşkkk"
"param olsa ya azıcık, işte o zaman mesut olurum"
"nefes almak istiyorum doğru düzgün"
......

hep bir şeyler istiyoruz. ama sürekli. kimimiz elindekine şükredip istiyor, kimimiz aç gözlülükle daha fazlasını istiyor. hiç isterken düşünüyor muyuz acaba böyle olmamıza bir sebep var mıdır diye?

mesela aşk hayatında mutluluğu yakalayamamış bir insanın geçmişinde muhakkak yediği bir nane, acıttığı bir can vardır ve aldığı beddua.

biz acaba karşımızdakine ne verip ne istiyoruz?

bir insan hep mutsuz olamaz. illa ki mutsuzluğu seçmesi için saçma bir nedeni vardır elinde. mutlu olmayı denememiş olabilir. ahh evet çok sorunları olabilir, işi başından aşkın olabilir. kendine zaman ayıramıyordur. o zaman bırakmalı kendini birilerinin eline madem kendisi yapamıyor.

benim mutsuz olunca en çok yaptığım şey bu. bırakıyorum kendimi en sevdiklerimin eline, mutlu oluyorum. o anda düşünemiyor insan ne yapacağını çünkü. ne yapsa batıyor kendisine. ne pasta yemek, ne alışveriş yapmak ne de başka bir şey.. hiç bir şekilde kendi yaptığıyla mutlu olamıyor insan.

şöyle bakıyorum. dizilerde filmlerde mutsuz kadınlar çıkıp dolaşıyorlar sahili şöyle bir, düşüncelerini toparlıyorlar ve doğru kararları alıyorlar.

yaaaa...

benim toparlayabilme gücüm yok kardeş. en mutsuz zamanımda gezmediğim sahil, park, cafe, alışveriş merkezi kalmadı. böyle en dramatik hallerimle, en depresyon hallerimle, rolüme bağlı kala kala gezdim. sonuç? "istediğim neden olmuyor ?" diye ağlamak oldu hem de herkesin ortasında kahvemi höpürdetirken. ağla, ağla, ağla.. nereye kadar? kendime eziyetti bunlar yalnızca. bunu idrak etmem çok zamanımı aldı. çevremde bir çok insan bunu demedi mi? dedi tabi. çünkü en yakın dostunuzun bile ağzına sakız olmuştur o kalıp.
"bak ağlıyorsun ama sana eziyet, başka bir şey olmuyor"

her insan, hatalarından kendi kendine ders çıkarır. sizin ya da bir başkasının demesiyle bir şey olmaz, o anda idrak edemez ne yazık ki. ve o anlarda yapılan konuşmaların çoğu gözümde boş konuşmadır. doğru yol öyle dolambaçlı öyle dikenlidir ki ancak tek başınıza yürüdüğünüz zaman sonuna ulaşabilirsiniz. illa o dikenler batacaktır bir tarafınıza, acıyı capcanlı hissedeceksiniz. ondan sonra kaybettiğiniz aklınız, fikriniz yerine gelecektir, kafanıza bir çok şey dank edecektir.

işte tecrübe budur.

ilahi adalet mi? o da elbet günü ve zamanı geldiğinde yerini bulacaktır. yapmanız gereken sadece ve sadece sabretmek. intikam planları kurmak ve isyan etmek değil..

1 yorum:

springoss dedi ki...

mükemmel bir yazı! ellerine sağlık mirim!