30 Eylül 2010 Perşembe
hadi hikaye yaz
profesyonel ev kadını

6 senelik çalışma hayatımın ilk 4 senesi "böhühühü ne zaman emekli olcam? artık evimin kadını olmak istiyorum!! böhühühüh" diyerek geçti. iş yerindeki sıkıntılarım, sabah evde en erken uyanan insan olmam, kulaklarımın telefona yapışmasından korkmamdan dolayı hep aynı teraneyi çekti çevremdeki herkes. o çevremdeki herkes sadece ve sadece tembel teneke olduğumu düşünürken benim derdim aslında bambaşkaydı..
29 Eylül 2010 Çarşamba
reklamlar
film ekimi gelmiş

28 Eylül 2010 Salı
malum oldu, uyandım

have you met me?

MALZEMELER
1 su bardağı yoğurt,
1 çay bardağı sıvı yağ,
bir tutam tuz,
1 adet kabartma tozu,
alabildiğince un.
ben içine peynir koymayı tercih ediyorum en yağlısından. peynir, en çok poğaçaya yakışıyor. böreği de es geçmeyeyim tabi.
efendim bu malzemelerimizi bir güzel karıştırıyoruz ellerimizle. benim gibi manikürünün bozulmamasını isteyen güruhtansanız eldivenlerinizi giyiyorsunuz. gördüğünüz gibi hijyen ikinci planda kalıyor :P karıştırıp, kulak memesi kıvamına gelen hamurumuza poğaça şekli veriyoruz içine peynirlerimizi koyduktan sonra. üstüne yumurta sarımızı sürüyoruz ve fırınımıza atıyoruz. şimdi herkesin evindeki fırın başka çeşit olduğundan ısı ayarını bilemeyeceğim. hoş kendi evimde de ayarlayamıyorum ya. ya çok pişiyorlar ya da az. ama poğaçada tam tutturabiliyorum. öhümm, üstleri kızarınca alıyoruz fırından, soğuduktan sonra da afiyetle yiyoruz.
yapımı en kolay poğaça diyebilirim cano canlar. denemenizde çok fayda var.
27 Eylül 2010 Pazartesi
hastalık gelir hoş gelir.. tey tey!

hastalık hastasıyım demiştim değil mi?
i'm a english woman in istanbul

25 Eylül 2010 Cumartesi
gecenin bi yarısı

the fountain'ı ikinci kere izledim uzun zamandan sonra. ikinci kere ağladım. uzun zamandır gözlerimde yaş namına bir şey kalmamıştı. bu sefer nedense fazlasıyla ağladım. duygusuzluğumu yendim galiba.
24 Eylül 2010 Cuma
el hubb der siyah kuğu

7 kocalı hürmüz filminin 1971 yılında çekilmişini on bin kere izlemişimdir. seviyorum eski türk filmlerini, o farklı ambiyansı. sonra, ayten gökçer tarafından canlandırılan haliyle tiyatro oyununu da izledim. ayten gökçer gibi ağırbaşlı bir kadına hürmüz rolünü pek yakıştıramamıştım. o kadar fingir fingir bir kadın değil çünkü.
23 Eylül 2010 Perşembe
yeşil ve turuncu

22 Eylül 2010 Çarşamba
alakasız iki kitabı birden okuyabilmek

kadın yazarlara karşı inanılmaz bir ilgi var içimde. özellikle hayat hikayeleri çok farklı olanlara.. mesela, yazardan çok şair olarak adlandırabileceğimiz slyvia plath bunlardan bir tanesi. şiirden nefret ettiğim için tek romanı olan sırça fanus'u okuyorum iki gündür. 19 yaşında bir kızın, yine kendi gibi yaşıt kızlarla bir moda evinde yazarlık yapmasını ve esas kızımız esther'in başından geçen olaylar konu edilmiş romana. okuduğum yorumlara göre slyvia plath kendi yaşamını yansıtmış romanına.
20 Eylül 2010 Pazartesi
haftasonu notları
