30 Eylül 2010 Perşembe

profesyonel ev kadını


6 senelik çalışma hayatımın ilk 4 senesi "böhühühü ne zaman emekli olcam? artık evimin kadını olmak istiyorum!! böhühühüh" diyerek geçti. iş yerindeki sıkıntılarım, sabah evde en erken uyanan insan olmam, kulaklarımın telefona yapışmasından korkmamdan dolayı hep aynı teraneyi çekti çevremdeki herkes. o çevremdeki herkes sadece ve sadece tembel teneke olduğumu düşünürken benim derdim aslında bambaşkaydı..

ev kadınlığının tadına bakmak istiyordum. iki çocuk doğurup tüm gün yavrularıma şefkat ve sevgi aşılamak, onlara yeni öğrendiğim mamaları denettirmek istiyordum. öğlen programlarını izleyip, komşularımla dedikodu yapmak istiyordum.

akşam beyim geldiği zaman üç çeşit yemek, bir çeşit tatlı, bir salata ve meyvelerden oluşan bir masa ile karşılamak istiyordum.

ama şimdi düşününce bunları yapabileceğime kanaat getiremiyorum ne yazık ki. yani, yemek yapmayı seviyorum, tüm gün mutfakta kalıp dünyayı doyurabilecek harika şeyler yapabilirim. ama çocuk bakmaktan ne anlarım ki ben? tüm gün yorulup çocuğuydu, temizliğiydi, yemeğiydi, ütüsüydü falan derken eve gelen insanların beni köle isaura sanıp evden kaçmaları gerekir böyle bir durumda.

çalışan kadın bu yüzden şanslı işte. "tüm gün işteydim, ancak bu kadar oluyor" deyip kurtarır kendini. bunu anlamam geç oldu ama allahtan güç olmadı.

yine ev kadınlarına baktığımız zaman onların da çalışan kadınlara özendiğini açık açık görüyoruz. kendi parasını kazanıp kendi ayaklarının üstünde durabilmeyi istiyor hepsi. elin adamının eline bakmak hoşlarına gitmiyor pek.

ama o elin adamı seni kendine eş seçerken bunları biliyordun bacım.

bazı el adamları, eşlerini çalıştırmayı istemiyorlar. devir değişti, her türden pislik var, taciz var her yerde. iş yerinde olmasa bile yolda, otobüste taciz ederler, gibi düşüncelere sahip bir çok el adamı. ya da tacizi düşünmeyenler "yarın öbür gün bu şımarır, beni yok sayar, en iyisi otursun evinde çocuk büyütsün" diye de düşünüyorlar.

tabi canım, o kadını ailesi seninle evlendiği zaman evde otursun diye okuttu, o kadar çırpındılar, para harcadılar.

yine de kadınların özgürlükleri olmalı, bence bu konu el adamlarının kafasını değil kadınların kafasını yormalı. "beyim istemiyo çalışmamı" deyip bir kenara geçilmemeli.

evlenmeden önce bir çok kadın "çocuk doğurunca geçicem köşeme, oh yan gel osman yat aşşaaa" diye düşünüyor. düşünmüyorum demeyin, herkesin aklından geçiyor bu. ama yok öyle. madem geçiyorsun kenara, eşinin senden beklediği şeyler çoğalıyor. işte en büyük hatayı burada yapıyor kadınlar.

sevgili el adamları,
bırakın eşiniz çalışsın. bırakın kendi ayakları üstünde dursun.
siz çıngar çıkarmak istedikten sonra her şekilde çıkartırsınız zaten..
biz bunları aştık artık..

Hiç yorum yok: