12 Kasım 2010 Cuma

"başka" türlü şeyler

kitapyurdu.com adresinin daimi üyeleri arasındayım. bana sundukları bir çok indirimden çok fazlasıyla yararlanıyorum. kitap almayı, okumayı obsesiflik haline getirmiş bir bağyanım artık. iki adet kitaplığım var Allah sizi inandırsın ama yine de "acaba raf mı yapsam duvarlara? n'etsem de bu kitaplar, nereye koysam, nasıl olcek" falan diye diye düşüncelere gark oluyorum. 


yine kitapyurdu.com'u dolaşırken "size önerebileceğimiz kitaplar"a baktım. tarihi, roman, psikoloji falan derken kahraman tazeoğlu'nun "başka - ayrılık ayrı, aşk bitişik yazılır" adlı kitabıyla tanıştım. kitapyurdu.com'un bir özelliği -ki başka sitelerde var mıdır bilmiyorum- iç sayfalarından çeşitli pasajlar sunması. okudum. ve evet "kesinlikle almam ge-re-ki-yor!" diyerek sepetimin içine attım. 


kitapyurdu.com'dan alana kadar dün akşam gittim inkılap kitabevi'nden aldım. beni ilk çeken şey okuduğum pasajlardı,  ama kitabın içeriği bambaşka.. minik notlar, minik mısralar var bazı sayfalarında. aslında farkettim, böyle kitapları daha çok seviyorum. yani dümdüz yazıdan çok araya yazarın notları ya da yazarın kendi çizdiği bir takım şeyleri serpiştirmesi çok hoş birşey. sanırım bir kitap çıkaracağım vakit ben de böyle birşey yapacağım. zaten canım acayip bir şekilde karakalem çalışmak istiyor. 


yazarımız kahraman tazeoğlu'nu bilenler şiirleriyle biliyorlar. son zamanlarda kendisini hikaye ve romana adar olmuş. eğer feysbuk kullanıcısıysanız;


http://www.facebook.com/kahramantazeoglu


kendisinin hayran sayfasıdır. şiirleri ve kitapları hakkında bilgi alabilirsiniz. 


şiir sevmediğim için kitapevlerinde şiir kısmını es geçerim her daim. şiiri niye sevmiyorum bir fikrim yok. böyle lisedeyken platonik aşk yaşayan ya da çıktığı birileri olan kızlar hep şiir okur, şiir yazarlardı. bu da ben de antipati uyandırdı sanıyorum ki. bir ara çok zorladım şiir okuyayım, yazayım hatta falan diye ama olmadı. şu ana kadar yazdığım tek şiir, 3. sınıfa giderken ki;
"23 nisan gelince
kapılırız sevince
büyükler bizlerle övünür,
bayramımız geldi şenlik yaptık diye" den öteye ne yazık ki geçemedi. 


herkesin ilgi alanı kendine zati. ben karışmam, sizin de bana karışmanızdan hoşlanmam. bunu da niye yazdım bir fikrim yok ne yazık ki :/ 
........
dün akşam ntv'de mirgün cabas'ın programında ece temelkuran ve fatma bostan ünsal vardı. konu; ilköğretim çağındaki kız çocuklarının baş örtüsü takıp takamayacağı konusuydu. fatma bostan ünsal hanımı ilk defa gördüm ve evet edebimle dinledim. ama ece temelkuran, fatma hanım'ın söylediği her anlamlı söze haklı sözlerle, haklı cümleler kurarak cevap verdi. hukuken reşit olma yaşının 18 olması halinde nasıl olurdu ilköğretim çağındaki kız çocuklarının kendi kararları neticesiyle kapandığını anlayamadığını vurguladı. etkilenme olabilir ve zaten gidişat artık "türban"a doğru gidiyor. türban karşıtı asla değilim. olmam. en yakınlarımın arasında türbanlılar mevcut. bu bir seçimdir neticede. ve yine Allah'ın emridir eğer islam'a inanıyorsan. ama bunu tutup da 12 yaşındaki bir kız çocuğu için "kendi kararıdır" dersen yemez kimse. 
mirgün cabas - ece temelkuran
yine ece temelkuran'ın, fatma hanım'ın benzetmelerine karşılık verdiği bir anda dikkatimi birşey çekti. ve bugüne kadar asla düşünmemiştim. 
alevi çocuklar, okullarda sunni mezhebini öğreniyor. hadi, hristiyansın ister çıkarsın dersten ister çıkmazsın. ama aleviler oturup dinliyorlar. bugün, sahakyan ya da başka ermeni okulları ya da musevi okulları olsun, kendi çocuklarını alıp eğitebilirken kendi dinleri altında, neden alevilerde böyle bir şey yok? herkes inandığı dini, mezhebi bence çok çok iyi yaşayamıyor bu ülkede. ve bu benim aklıma -aleviler için- yeni geliyor. 


yeri geliyor namaz kılana "gösteriş için kılıyor, iyi davransan insanlara, hayvanlara ve tüm canlılara, yine cennete gidersin" diyenler çıkıyor, yeri geliyor hristiyan ya da museviler için "ülkeyi yönetip paraları cebellezi edenler" diye iğrenç cümleler kuruluyor. ve evet, aleviler içinse "kızıbaş onlar, mum söndü oynayıp neler yapıyorlar?" deniliyor. ve bu ülkede kimse dinini, mezhebini yaşayamıyor doğru düzgün. 


hatalıysam lütfen mail atın. 

3 yorum:

deeptone dedi ki...

kitaplar. benim de birinci aktivitemdir yaşamda. kıyasıya okurum. sürekli. sevindim senin de okumayı çok sevmene. ama kahraman tazeoğlunu tanımıyordum. sayende tanımış oldum. sağol. yazılarını çok sevdim. eleştirmek, yönlendirmek gibi bir derdim yok haa aman ha. sadece düşüncelerine katıldığımı belirtmek istiyorum. blogunu tanıdığıma, seni tanıdığıma sevindim. temelkuran'ın yazılarına az çok sempatim vardır.

umarım, iyi birer blogdaş oluruz.
:) zamanla.

Holy Go-Nightly dedi ki...

her türlü eleştiriye açığım :) kahraman tazeoğlu ile de tanışmam çok garip ama güzel oldu. çok yakında mini bi röportajını sunucam blogumda inşallah :)))
ece temelkuran, benim için bambaşka bir kadın. belki onun kadar derin düşünemem ama yine de kendime yakın hissediyorum. ilk kitabını okuduysan anlarsın ne demek istediğimi az çok. :)

zamanla dediğin gibi :) iyi olacağımıza inanıyorum

mirza dedi ki...

Yazdiklarin adeta Icten ve Güzeeel ben almanyadan yaziyorum türkcem pek iyi degil ama Türk kitablari okumayi cok seviyorum ve senden positiv seyler okumayi icten sevdigini Gördüm senden ve örnek aliyorum Gercekden cok sevindim