6 Kasım 2010 Cumartesi

tesadüfen sabahen yazdım

tesadüflere her zaman inanırım. ne biliyim, o gün aklımdan bir şey geçiyordur bir de bakarım aklımdan geçirdiğim şey oluvermiş ya da aklımdan geçirdiğim kişiyi görüvermişimdir. rahmetli dedemle sıkı bir yeşilçam izleyicisi idik, o zamanlar da "dede, hissediyorum, bugün x filmi olacak" dediğim ve o gün x filmin çıktığı gün tv'de çok olmuştur.
hissikablel vuku buna mı deniyordu sanki?

ama bazı tesadüfler vardır ki, siz yaşamışsınızdır ve bilemezsiniz o anda. yaşarsınız o anı, ilerde, yıllar yıllar sonra bir konuşma esnasında "aaa evet, aaa gerçekten mi?" diye kelimeler ve cümlelerle şaşkınlığınızı belirtir, geriye kalanları içinize atarsınız. atmanız gerekiyordur çünkü o anda.

dün bir arkadaşımla dişçi mevzuunu konuşuyorduk. ilk defa 7 yaşımda dişçiye ah pardon diş hekimine gitmiş ve cesurca, ağlamadan, zırlamadan eve dönmüştüm. halen daha öyleyim. hani bazılarının o diş hekimi koltuğuna olan korkuları var ya, işte ondan ben de yok çok şükür. zevkli geliyor be! korkmuyorum. korkulacak hiç  bir şey yok çünkü. bugün saat 13:00 de yine o koltuğun üstünde oturuyor ya da yatıyor olacağım ve heyecanlıyım. bu arada diş hekimim bağyan, erkek değil. şimdi hemen fesatların aklına (ben de fesatım bişi olmaz) "heheh seni gidi seni, erkek ya, kesin hoş adamdır ondan gidiyosun böle güle oynaya diş hekimine" gibisinden şeyler gelebilir. alakası yok. diş hekimim ve ben tıpkısının aynısı iki bağyanız. ikimiz de hırçın, ukala, bazen aksi olabiliyoruz. cipralexten sonra çenemin durmayışını da göz önünde bulundurursak onunla çeşitli avm'lerde fink ata da biliriz. kendisi zevkli bir kadın.

dün bir arkadaşımla diş hekimi mevzunu konuşurken o arkadaşımın sesindeki heyecanı farkettim. adamcağız, çok ne bileyim, nasıl anlatayım aslında korkmuyor diş hekiminden ve o koltuktan. sadece durumu biraz kritik ve doktoru da iyi şeyler söylememiş. optimist holy olarak, kendisine telkinde bulundum hemen. istiyorsa benimkine gelebileceğini ve azar yiyebileceğini de ekleyip anlattım. ama uzakmış. canın cehenneme dedim. kaprisliyim demiştim size.

o arkadaş, aslan burcu ama nedense benim karşımda bu konuda aslan değil minik bir kediye dönüşüyor. işte, aslan burcu erkeğinin birinci falsosu :) her zaman güçlü görünmeyi seven, her zaman pohpohlanmayı seven arkadaş kedi oluveriyor. benim de egom bir tatmin oluyor ki sormayın. o anki düşüncelerimle eğleniyorum şu an düşünerek. eheheh şaka şaka. her boku şakaya vurmak da aslında "şaka" olmadığının göstergesi olabilir yaptıklarımın.

bu saçma yazıyı, aslında daha farklı, daha duygusal yazacaktım. çünkü üstümde pembe kalpli sabahlığım var. ama olmuyor, duygusuzlaştım, ağlayamıyorum. bridget jones sendromuna yakalanmış ve mark darcy'sini bekleyen, 30 yaş sendromuna 4 yıl erken girmiş genç bir kadının sabahın köründe yazdıkları ve sizin de okuduğunuz zaman "aptal" diyebileceğiniz bir kadınım işte.

tesadüftü değil mi konu? tesadüf, Allah'a şükrediyorum ki o beni sevindiren tesadüfleri iyi ki şu son bir kaç ay içinde duydum. zamanında bir boka yaramayacaklardı çünkü.

benden bu kadar. afyonum patladı evet. konuşmayın arkamdan!

bu arada rüyada jack nicholson'ı görmek ne demek? çok tatlıydı yaa, bu adamla ölmeden önce tanışmak istiyorum. (rüyalarda yaşıyor bazı aptallar)

all work and no play makes jack a dull boy

4 yorum:

deeptone dedi ki...

shining filmindendi di mi yanılmıyorsam o foto.

hissikablelvuku var tabii ki :)

brijit cons'luk hepimizde var biraz.
hepimiz hep ertelemez miyiz herşeyi. mucize bekleriz. godot'yu. :) bu konularda yazdım az, okudun mu bilmiyorum :)

bu yazı diğerlerinden daha sempatik ama. pembe sabahlıkla yaz her zaman.

bak ben de çok ağlarım. iyidir ağlamak :) gülmek kadar iyi.

görüşmek üzere.:)

Holy Go-Nightly dedi ki...

ağlamamaya çalışıyorum niyeyse. benim için ağlamak güçsüzlüktür :) son altı aydır geçerli bu.

öhümm, frijit jonesluğumdan gurur duyuyorum çünkü çoğunlukla onun gibiyim.

evet o sahne shinningten :)

deeptone dedi ki...

ağlamak, güçsüzlük olur mu hiç. ağladığım olur.

neler yaşadığını bilmiyorum. ne tür haksızlıklar. son zamanlarda.

okudukça yavaş yavaş anlarım.

ama, çok iyi ve duyarlı bir insan olduğuna eminim. yolun neyse, dönme ordan :)

blogunu, daha doğrusu, blogunu yazan seni çok sevip onayladığımı bil işte. :)

Holy Go-Nightly dedi ki...

teşekkür ederim :)