21 Mayıs 2010 Cuma

kadınların can yoldaşı : ruj


yandaki resimde bulunan rujla aramızda her hangi bir şey yok. böyle bir renk kullanmam. yani yakışmadığı için kullanmam diye bir şey yok. dişlerimin sarımsı rengini daha çok ortaya çıkartıyor koyu renk rujlar.

beni cezbeden parlak, ten rengi rujlar oluyor genellikle. ama bunların içine böyle eski istanbul hanfendisi sedefi tonu girmiyor. hafif olacak bence rujun rengi.

böyle yola çıkarak flormar standının önünde soluğu aldım. aslında amacım allık almaktı. o da farklı bir konu ya! istediğim renkte allık bulmak mümkün değil. her tonu denedim. şeftali, pembe, kiremit rengi falan filan, terracota.. ama yok. hiç biri istediğim renk değildi.
boya küpüne girip çıkmış müşteri temsilcisi sağolsun istediğim renge yakın bulabildi. nasıl bir renk diye sormayın, anlatamayacağım.

dedim ki kendime "ulan bir de şöyle dudaklarımı hafif tükürükle ıslatılmış şekilde sulu gösteren bir ruj da mı alsam?" evet. belki bunu sesli söyledim fark etmeden çünkü boya suratlı müşteri temsilcisi kız "ruj da verelim mi (kakalayalım mı?) size?" dedi. "eh bakayım o zaman" dedim.

supershine ruj serisinden 516 numaralı rujunu pek bir beğendim. dedim alayım ben bunu. inanın oradayken ıslak duruyordu dudağımda. hatta öyle beğenmiştim ki böyle allığım, rujum birbirini öyle tamamlıyordu ki.. artık başka bir makyaj malzemesine gerek kalmaz diye düşünüyordum. her yere giderken bu ikiliyi sürsem, milleti köpek ederim diyordum kendime.

yanılmışım..

testerı mı farklıydı yoksa benim aldığım rujda mı bir gariplik vardı anlayamadım. "her halükarda sürülür ki bu!" diyerek sineye attım bu ruj olayını..

ama....

dün akşam dayanamayıp tekrardan ziyaret ettim flormar standını. bu sefer başka bir kız vardı stantda. anlattım durumu. bir yanlışlık olamaz dedi. içimden aman, dışımdan peki dedim. sonra bitmez tükenmez isteklerimi anlattım kıza. tekrardan aynı gruptaki rujları gösterdi bana. yine bir tanesi hoşuma gitti. ama evdekinin aynısı mı hatırlayamadım. numarası aklımda değildi, keşke yanıma alaydım diye düşündüm. testerları denedim ve bir tane beğendim. numarası 516 idi...

biliyordum, kahretsin biliyordum. evet ben salağım. aynı ruju yine aldım. hem de "bu daha güzelmiş" diyerek. aldım ama kıza da dedim ki :
-bak canım, eğer evdekiyle numaraları aynıysa getiririm haa, ona göre!
-fişini atmazsanız gelip değiştirebilirsiniz.

bu akşam yine ve yine aynı standı teşrif edeceğim, ruju geri verip yerine başka bir şey alacağım. artık paşa gönlüm ne isterse. oradan inkılap kitabevi'ni ziyaret ederim :) lanetli : batının kötü cadısı var mı yok mu sorayım bakayım..

Hiç yorum yok: