8 Ekim 2010 Cuma

ayşegül "streste"

ayşegül streste
bu fotoğrafı temmuz ayının başında, sevgili arkadaşım dark infinity santralistanbul adlı mekanda çekmişti. santralistanbul, alibeyköy, bilgi üniversitesi kampüsünde olup istanbul'un şu anda kullanılmayan ilk elektrik santralidir. bir zamanlar tüm kente elektrik verilen bir yere gidip de absürd fotoğraflar çektirmek bizim gibi delilerin işi olsa gerek. o gün, hakikaten benim için kötü bir günün ertesi günüydü. normalde neşeli geçti çekimlerimiz. bu fotoğrafı bu şekilde çekmek arkadaşımın fikriydi. sanıyorum ne kadar gergin olduğumu ellerimin biçimden anlayabilirsiniz.

bugün arkadaşlarımın isimleriyle dalga geçerken, ikinci ve bir kitap karakterinin de ismi olan ismime hemen bir kulp buldular. arkadaşlardan birinin ismi "ot"(bildiğin ot, hem de zehirli) anlamına gelirken, diğerinin de ismi hem "melek" (bildiğin melek değil, görevi her ne kadar yüksek olsa da) hem de "açıkgöz" (bildiğin uyanık) anlamına geliyor. böyle böyle birbirimizle dalga geçerken benim için "ayşegül streste" tamlamasını yakıştırdılar. işim gereği ne yazık ki stresteyim. bir taraftan bu hoşuma gitse de diğer taraftan sıkıntımı hatırlayıp daha çok stres oldum. kendi kendimin psikologu olamam bu saatten sonra. neyse ki thunderbolt var. o bana yetiyor.
küçüklüğümde en sevdiğim kitaptı ayşegül serisi. indir bindir okurdum. neredeyse hatim etmiştim. sevgili halam, sabah gazetesinin verdiği kuponları biriktirerek almıştı kızına. ama kızından çok ben okumuştum. en sevdiğim içlerinden "ayşegül mutfakta" adlı kitaptı. küçüklüğümden beri yemek yapmayı çok seviyorum. o zamanlarda yemek yapmanın y'sini biliyordum sadece. ve bu kitap da bu yüzden hem ilginç hem de çok farklıydı benim için. ayşegül'ün teyzesiyle beraber bezelye ayıkladığı bölümü anlatan resme bakıp bakıp özendiğimi hatırlıyorum. bu yüzden babanemin aldığı ne kadar bezelye, barbunya varsa oturup tek başıma ayıklardım. işte kitapların bizlere olan yararı :P 

en sinir olduğum ve en sıkıcı gelen kitabı ise "ayşegül ormanda" idi. resimleri olsun, konusu olsun felaket sıkıcı gelirdi. ne zaman tüm seriyi okumaya çalışsam o kitabı es geçerdim. çok atraksiyon dolu bir kitap değildi. 

................
sevgili thunderbolt,

ayşegül serisi aklıma geldi. gel seninle çocukluğuma inelim. 

yaramaz görünmeyen fakat aklı fesatlığa ve muzurluğa çalışan bir çocuktum. kimse inkar edemez. ama niye böyleydim ki ben? ya kendi çocuğum da böyle olursa? ay allah korusun.. 
kendi çocuğum mu dedim ben? yaaa hayır yaaa... ben çocuk bakamam. yaşım kaç olursa olsun bakamam. benim onlarla aram hiç iyi olmadı. peşimden kuyruğum gibi dolananları bile sevmedim, sevemedim. niye itici geliyor bana bu çocuklar? bağırıp zırladıkları için mi? çok gereksiz bağırıyorlar thunderbolt. gerçekten öyle. sadece şımarıklık onların ki. 

nereden mi biliyorum? e ben de şımarıktım da ondan... 

seni seviyorum thunderbolt... 

holy.. 

2 yorum:

springoss dedi ki...

çocuklar dünyanın en güzel şeyleri. ne verirsen onu alıyorlar. şımartırsan da şımarıyorlar. velhasıl, korkma senin çocuğun şımarık olmaz mirim :) şımartan bir annesi olmaz zira :)

Holy Go-Nightly dedi ki...

bence çok şımarık olcak. olcak mı onu da bilmiyom ya :/