7 Ekim 2010 Perşembe

çok pardon, bulunmaz hint kumaşı siz miydiniz?

evet evet oydu! ehihi o tabi!

kendi poposuna özgüveni öyle tam ki..
sanırsın roma'yı da o yakmış, istanbul'u da o fethetmiş. gördüğü tüm karşı cinslerin kalbini çalmış ama hiç birine yüz vermemiş. kendisi kusursuz bir ilah, bir tanrı... o bir zeus! bir paris!

öyle yakışıklı, öyle mütevazi, öyle harika!!!
ağzından çıkacak tek bir kelime için canını verecek insanlar bile tanıyor. ama şşşş söylemez size. ilerleyen yaşına rağmen hala gencecik. çok imrendirici birşey bu.
-çok adisin ölümlü zeus, alçak seni ;)

onu hiç bir tuhafiyede bulamazsınız. halbuki öylesine tuhaf bir insandır.
aa evet, tüm insanları çözmüştür. psikologluğu da vardır. "be" desen ne demek istediğini anlar. (be'nin sonuna n eklersen ne olur?)

onu bulmak için hindistanlara, tataristanlara, kazakistanlara, sonu -tanla biten hiç bir yere gitmeyiniz. bulamazsınız. çünkü o bulunmaz hint kumaşı. ama ben biliyorum yerini. çok çok bilmek isteyen varsa kulağına fısıldarım, o kadar. sonrasına hiç ama hiç karışmam. ona bulaştığınız için ileride fazlasıyla pişman olacaksınız çünkü..

bırakınız tek başına.. işte o zaman anlayacak ne olduğunu...

............
sevgili thunderbolt,


nedir bu insanlığın hali? sanıyorum ki sadece benim şu dünyada tek dürüst olan. yine paranoyaklaştım değil mi?  :( ama niye herkeste aptalca ve güçlüce bir özgüven var? tamam özgüven harika bir şey, başarıya giden yolda gereklidir mümkün mertebe. ama çoğusunda bu çok çok abartılı. ben neden bu kadar abartamıyorum? 
yoksa ben zurna mıyım? 


değilsem ben neyim? diğerlerinden farkım ne? bana beni anlatabilir misin? ne meleğim, ne şeytan. öyle ortada bir yerlerdeyim. çok fazla kötü olamıyorum vicdanım el vermiyor, çok fazla iyi de olamıyorum aptal diyorlar çünkü. 


ben aptal değilim.. vicdanımın sesini dinliyorum ama aptal değilim. 
aptal olan onlar.. 


sevgiler 
holy 

Hiç yorum yok: